KONSTİPASYON VE DİYET TEDAVİSİ
▫ Tahmini okuma süresi: 3 dakika ▫
Halk arasında kabızlık olarak bilinen bağırsaklardaki şikâyetin tıp dilindeki adı konstipasyondur. Bağırsakların çalışmaması ya da yavaşlaması durumunda gaitanın (dışkı) sertleşmesi ve dışkılayamamaya “konstipasyon” adı verilir. Kabızlık; günümüzün getirileri olan sedanter yaşam, hazır gıdalarla beslenme, çalışma hayatının yoğun stresi, obezite, alkol ve sigara tüketimi sebepleriyle çok yaygın bir sindirim problemi haline gelmiştir. Kadınlarda konstipasyon görülme oranı, erkeklere göre 2-3 kat daha fazladır. Bu duruma kadınların menstrüal döngüdeki hormonal değişiklikleri sebep olmaktadır.
Bireylerde eğitim düzeyi düştükçe, konstipasyon görülme sıklığı artmaktadır. Bunun sebepleri; finansal durum, bilinçsizlikle alakalı olarak gerektiği kadar lif alamama ve fast food ağırlıklı beslenmedir. Konstipasyon hastalığının belirtileri arasında; karın ağrısı, şişkinlik ve iştahsızlık gibi rahatsızlıklar yer alır.
Günlük hayat akışımızı oldukça etkileyen kabızlığın tedavisi, uygulanacak diyet posası ile mümkündür. Diyet posası, bitkisel yiyeceklerin yapısında bulunan, ince bağırsağımızın sindiremediği, kalın bağırsakta kısmen ya da tamamen fermente edilen besinlerdir. Diyet lifini sağlıklı bir yaşam ve hastalıklardan korunmak için tüketmemiz gerekir. Diyet lifi doğal yolla (besinlerle) alınmalıdır. Bu sayede vücudumuz için gerekli olan besin ögelerini ve besin olmayan ögeleri (prebiyotik, fitoestrojenler vb.) almış oluruz. Yapılan bir çalışmada kabızlık görülen hastalarda günlük lif alımının 20 gramın altında olduğu görülmüştür. Sağlıklı bir birey için diyet lifi alımı 1000 kkal’de 14 gramdır. Günlük olarak ise; yetişkin kadınlar için 25 g, yetişkin erkekler için 38 gramdır. Adolesan bireylerde günlük alınması gereken diyet lifi miktarı, yaş + 5 gr/gün formülüyle hesaplanır.
Kabızlık görülen bireylerde aynı zamanda yetersiz su alımı da görülür. Bu yüzden hastaya diyet uygularken, önerilen miktarlarla beraber günlük sıvı alımı da 2 litreye çıkarılmalıdır.
Diyet posası, suda çözünen posa ve suda çözünemeyen posa olarak ikiye ayrılır. Çözünür posaya beslenmemizde sıkça yer alan kuru baklagiller, yulaf, elma, portakal ve birçok sebze meyve örnek verilebilir. Suda çözünür posa, diyetin yüzde 15 ila 50’sini oluşturmakla beraber, kan kolesterol seviyesini düşürür ve midenin geç boşalmasını sağlayarak besin tüketimini azaltır. Diyetin çoğunluğunu oluşturan, çözünmez posa bulunduran besinlere; tam buğday unundan besinler, buğday ve mısır kepeği, meyve kabukları, kök sebzeler (karnabahar, yeşil fasulye, patates) örnek verilebilir. Çözünmez posa diyeti, dışkıya yumuşaklık ve fekal hacim kazandırması, bağırsaklarda oluşan toksinlerin dışarıya atılmasını sağlaması sayesinde kabızlığa karşı en etkili tedavi yöntemidir.
Her şeyin fazlası zarar olduğu gibi yüksek lif alımı da (50 g ve üstü) vücutta bazı sorunlara yol açar; gaz sorunu, vücudun farklı bölgelerinde şişkinlik ve mide bulantısı örnek olarak sıralanabilir. Bunlara ek olarak; vitamin ve minerallerin yararlılığını azaltır, hipoglisemiyi arttırır. Tedavi sürecinde, bu tarz rahatsızlıkları önlemek amacıyla lif kullanımında belli bir doz tüketimini gözetmek oldukça mühimdir.
Kabızlığı önlemek için yapılan diyet programındaki lif miktarını, farklı besinlerle çeşitlendirmek gerekir. Günün kahvaltı öğününde beyaz ekmek yerine kepekli ekmek veya yulaf ezmesi tercih edilebilir. Buna ek olarak, haftada iki üç kez kuru baklagiller tüketilmeli ve günde minimum beş porsiyon meyve (tercihen kabuklu meyve) ve sebze tüketmek gerekir.
Konstipasyon, her ne kadar kişinin sağlığında sorunlar yaratsa da diyetisyen gözetiminde kısa süreli bir beslenme programı ile tedavisi mümkündür.
Kaynakça: